GEÇMİŞE ÖFKEYLE YA DA GELECEĞE KORKUYLA BAKMAK YERİNE, ÇEVRENİZDE OLANLARA HER ŞEYİN FARKINDA OLARAK BAKIN.
3 Aralık 2009 Perşembe
2 Aralık 2009 Çarşamba
Sinemanın hayal kurmak olduğunu öğreten adam
Beyoğlu Sineması dün, yönetmen Ahmet Uluçay'ın vedasına şahitlik etti. Uluçay bugün memleketi Kütahya'nın Tavşanlı ilçesinde toprağa verilecek.Ömrü hayatına 5-6 kısa film ve sadece bir tane uzun metraj yapım sığdırabilmiş bir yönetmeni anma törenine, Türkiye sinemasına emek veren yönetmen, senarist, yapımcı, oyuncu ve sinema yazarlarının yanı sıra bir salon dolusu seveninin katılmasının ardında yatan nedir?Tören sırasında, mikrofonu alan konuşmacıların, sanki on yıllar boyunca onunla çalışmışlar gibi uzun uzun hatıralarını coşkuyla anlatmalarının ardındaki sır nedir? Oysa Uluçay ile ilgili hatıralarını anlatanların hepsi, onunla ancak çok kısa dönemlerde birlikte çalışma fırsatı bulmuş insanlar. Ama belli ki Uluçay'ın dünyasından o kadar etkilenmişler ki hayatlarında derin izler bırakmış.Bunun birçok nedeni olabilir. 40'lı yaşlarının başına kadar kamyon şoförlüğü, inşaat işçiliği, çiftçilik dahil birçok iş yapan birisinin bu yaştan sonra sinema yapmaya başlaması olabilir. Ya da dün söz alan bazı konuşmacıların belirttiği gibi Uluçay'ın Yunus Emre'nin, Aşık Veysel'in köklerinden beslenen ama anlatacağını sinema ile anlatan bir "Anadolu insanı" olması da olabilir.Samimi bir aşkOnun bütün evreni, hayatındaki her anı sinema perdesinde akıyormuşçasına takip etmesinde ve sinemaya olan aşkındaki samimilik belki de insanları bu kadar derinden etkiledi.Tek uzun metrajlı filmi "Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak" ile İstanbul Film Festivali'nden en iyi film ödülünü kazandığında, "Bu ödülü karım için alıyorum. Çünkü asıl yönetmen o. Benim sinema hayalim onu büyük yoksulluklara itti. Ama o hep yanımda durdu" dayanışma duygusu mudur Ahmet Uluçay'ı bu kadar kısa sürede insanlar için önemli bir isim haline getiren. Hiç kuşku yok ki hepsi birden.Ama çok daha önemli iki neden daha var bence.Hiç kuşku yok ki sinema "ticari bir sanat" dalı. Hatta çoğu zaman "ticari bir iş". İçinde bulunduğumuz çağda bu durum, yeniden ve yeniden tekrarlanarak konuluyor önümüze. İşte böyle bir dönemde Ahmet Uluçay, sinemanın başka bir şey de olabileceğini gösterdiği için anlamlıydı. Sinemanın hayal kurmak ve izleyenlere de hayal kurdurmak gibi çok basit bir işlevi olduğunu hatırlattı yeniden bizlere. Sinemaya âşık bir adamın, 40 yaşından sonra bile, Türkiye'de kısa film denilince ilk akla gelen isimlerden biri olabileceğini; bütün yokluklara rağmen hayalinin peşinden giderek yıllar süren bir uğraşın sonunda bitirdiği tek uzun metraj filmiyle Türkiye sinemasının en iyi yapımlarından birisinin ortaya çıkartılabileceğini bizlere gösterdi.Ahmet Uluçay, bir şeyi gönülden sevmenin, o şeye dair hayal kurmanın, kurulan hayali gerçekleştirmek için emek harcamanın hâlâ geçer akçe olduğunu bizlere gösterdiği için özel bir adamdı.Uluçay'ın bize mirasıUluçay'ın rahatsızlığı nedeniyle bir türlü tamamlayamadığı ikinci filmi "Bozkırda Deniz Kabuğu", onun mirası olarak kabul edilmeli. Bu yarım kalan filmi tamamlamak, dün Beyoğlu Sineması'na gelip Uluçay'a saygılarını sunan herkesin boynunu borcu olmalıdır. Bir hayalin peşinden koşan Uluçay, böylece geridekilere de bir hayalin kapısını açmış oldu...
21 Kasım 2009 Cumartesi
17 Ekim 2009 Cumartesi
28 Eylül 2009 Pazartesi
14 Eylül 2009 Pazartesi
6 Eylül 2009 Pazar
29 Ağustos 2009 Cumartesi
YARATICILIK MI EVRİMLEŞME Mİ, İNSANIN GELİŞMİŞLİĞİNİ GÖSTERİR?
İşte yeniliğin birbirini ateşleyen döngüsüne basit örnekler. Evrimleşme ve yenilik! Odaklandığınız konuda önce tarihsel evrimi bileceksiniz, sonra da kafanızın içindeki ampulün bir anda yanmasını bekleyeceksiniz. Gerçek yeniliklerin ortaya çıkmasındaki sır hep burada!
Nur Demirok
Referans 29/08/2009Tüm yeniliklerde hem tecrübe vardır hem yaratıcılık! Yenilik fikri zamanla gelişir ve bir anda ortaya çıkar. Yaratıcı yeniliği hazırlayan süreçse bir ...
( KB)
11 Mart 2009 Çarşamba
'Deli bal' hem ilaç hem de zehir
Şifa kaynağı olarak kullanılan balın özellikleri yapıldığı bitkiye göre değişiyor. Türkiye'de Karadeniz bölgesinde bin 800 metre yükseklikteki ormanlık alanlarda yetişen, literatürdeki adı 'rhododendron pontica'' olan ve halk arasında ''dağ gülü'' olarak bilinen bitkinin pembe renkli çiçekleri arılar bal yapmak için kullanıyor. "Dağ gülü"nden elde edilen bal, halk arasında ''deli bal'' olarak adlandırılıyor.
Uludağ Üniversitesi Zehir Danışma Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Gürayten Özyurt, ''deli bal''ın alternatif tıpta mide ağrılarında, bağırsak hastalıklarında, şeker hastalığında ve hipertansiyon tedavisinde kullanıldığını dile getirerek, ''dağ gülü''nün yapısında bulunan, iskelet ve kalp kası hücrelerinde, merkezi sinir sistemini etkileyen ''grayanotoksin'' adlı maddenin, bu çiçekten yapılan balın içinde de olduğunu vurguladı. Bu çiçekten elde edilen balın zehirli olduğunu anlatan Özyurt, şunları söyledi:
ZEHİR DOĞRUDAN KALBİ ETKİLİYOR
''Grayanotoksinin 'deli bal hastalığı' denilen rahatsızlıklara neden olduğu bilinmektedir. Bu balın 1 çay kaşığından fazla yenilmesinin zehirlenmelere neden olduğu da bir gerçektir. Bu zehirlenme, bal yendikten birkaç dakika veya saat sonra ortaya çıkmaktadır. Tükürük artışı, kan basıncında ve nabızda belirgin düşüşe neden olmaktadır. Grayanotoksin, direkt kalbe etki eden bir zehirdir. Şuur kayıplarına, kaslarda gevşemelere neden olmaktadır. Kişide, çok şiddetli bir tansiyon düşmesi olursa, ölüme kadar varabilen sonuçlar doğurabilir. Yaşlılarda, çocuklarda normal insanlara göre daha tehlikeli olabiliyor. ''
SİLAH OLARAK KULLANILMIŞ
Prof. Dr. Özyurt, ''deli bal''ın tarihte silah olarak kullanıldığına ilişkin veriler bulunduğuna işaret etti. Tarihi belgelerde, Milattan Önce 401 yılında Karadeniz yakınlarında kamp yapan 10 bin Yunan askerin bölge halkı tarafından deli balla zehirlendiklerine ilişkin bilgilerin yer aldığına dikkati çeken Özyurt, MÖ 67 yılında Pontus kralı Mitridat'a karşı gelen Pompey'in ordularının da aynı bölgede kamp kurduklarında, bu bölgedeki petek ballarını yiyerek zehirlendikleri ve kolayca esir düştüklerinin anlatıldığını söyledi. Özyurt, ''Tarihte düşmanları etkisiz hale getirmek için kullanılan ilk biyolojik silah olan bu bal tüketilirken çok dikkatli olunmalı'' dedi.
ZEHİRLENMENİN DERECESİ YENİLEN MİKTARLA İLİŞKİLİ
Deli baldan kaynaklanan zehirlenmenin boyutunun, yenilen miktarla ilgili olduğunu anlatan Özyurt, ''Grayanatoksin''in yoğunluğunun baldan bala değişebileceği gibi, zehirlenme belirtilerinin de kişiden kişiye değişebildiğini bildirdi. Özyurt, Türkiye'nin her yerinde ''deli bal'' zehirlenmelerine rastlanabildiğini belirterek, şöyle devam etti:
''Doğal gıda ve bal tüketiminin her geçen gün daha arttığı, turizm hareketlerinin hız kazandığı günümüzde, deli bal olgularının hem ülkemizde hem de yurt dışında daha sık rastlanacağı düşünülebilir. Açıklanamayan hipertansiyon, nabız düşüklüğü gibi şikayetlerle hastanelere başvuran kişilerde, deli bal zehirlenmesini hatırlamak gerekir.''
15 Şubat 2009 Pazar
YAŞASIN HER TÜRLÜ TÜKETİM!?
10 Şubat 2009 Salı
Sevgililer Günü virüslerine dikkat
bilgisayar virüslerinin bazıları doğrudan kullanıcının bilgisayarını
çalışamaz hale getirirken, bazıları kişiye özel bilgileri topluyor,
bazıları da kullanıcıdan habersiz bulaştıkları bilgisayarı başka
sistemlere saldırı amaçlı üs haline getiriyor.
Güvenlik uzmanları, Sevgililer Günü’ne özel hazırlanan virüslerde,
“seni seviyorum”, “çok güzelsin”, “ilk görüşte aşk”, “benden sana”,
“aşkımı böyle anlatıyorum”, “sana özel şiirim”, “benimle dans eder
misin”, “benim ol”, “sana özel şarkım” gibi isimlerin kullanılmasının
muhtemel olduğunu belirtiyorlar. Uzmanlar, kullanıcılardan, işletim
sistemi ve antivirüs yazılımlarını güncellemelerini, olağan dışı
adreslerden gelen “aşk” içerikli elektronik postaları açmamalarını ve
dikkatli olmalarını istiyor.
Sizde hemen para kazanmaya başlayın!
TürkPTC'ye ücretsiz üye olduktan sonra reklam sayfamızdaki bağlantısına tıklayıp
reklam veren müşterilerimizin belirlediği süre boyunca görüntülediğiniz her web sitesi için para kazanıyorsunuz.
Ayrıca sizin referansınızla üye olan kullanıcıların görüntülediği reklamlardan da kazanırsınız.
Hem sizin daha fazla kazanmanız, hem de arkadaşlarınızın bu fırsattan
yararlanması için sitemizi hemen arkadaşlarınıza önerin.
Hesabınızda 2.00$ biriktikten
sonra istediğiniz zaman paranızı isteyebilirsiniz. Ödemelerimiz tercihinize
göre AlertPay veya banka havalesi ile yapılmaktadır.
12 Ocak 2009 Pazartesi
YENİ AÇILIŞ SAYFANIZ FLAKES
Flakes interneti kolaylaştıran arayüzü ile sık kullanılanlarınıza her yerden erişim sağlayan bir hizmettir. Flakes hizmetine daha hızlı erişim için www.uflakes.com internet adresini kullanabilirsiniz.
Search-Earn.com Flakes kullanıcılarına günlük olarak SE puanı dağıtır. Partner Üyeler günlük 100 SE Puanı, Accounts Pro Üyeler günlük 70 SE puanı, Standart Üyeler günlük 35 SE puanı kazanır.
Flakes kanallarınıza dilediğini web sitesinin adresini dilediğiniz etiket ile kayıt edebilir ve tek tıkla ulaşabilirsiniz. Dilediğiniz kadar kanal altında, dilediğiniz kadar url yi kendinize özel açılış sayfasında gruplayabilir interneti kolay kullanırsınız.
Flakes Facebook sayfasına katılın desteğinizi arttırın. Facebook sayfasına erişmek için http://www.facebook.com/pages/uFlakescom/43453927668 bağlantısına tıklayın. Facebook ta flakes sayfasını arkadaşlarınıza tavsiye edin. Flakes kullanımını arttırmamıza yardımcı olun.
Flakes ile Çifte Kazanç Kampanyası Başladı!
Kampanya koşullarına göre Flakes kullanmasını sağladığınız her kişi için tam 20 bin puan kazanabilirsiniz. Kampanya detaylarını ve kurallarını Flakes ile Çifte Kazanç sayfasında bulabilirsiniz. Flakes ile çifte kazanç kampanyasında standart, accounts pro, partner tüm üyeler katılabilir. Davet kampanyası ile ilgili kazançlarınızı durumunuzu Kampanya Hesap sayfasından online olarak takip edebilirsiniz. Bonuslarınızı kaçırmamak için üyeliğinizi Accounts Pro' ya Yükseltebilirsiniz.
SIRADAKİ ERGENEKONCULAR KİMLER ACABA?
“Emekli askerlere bir operasyon daha olacak. Bu operasyonun geçmişte genelkurmay başkanı olmuş bir ismi de kapsayacağı söyleniyor. Orduda temizlik muvazzaflarda ise çok yukarılara gitmez.”
“MİT, Ergenekoncu olanlar ve olmayanlar diye ikiye ayrıldı. MİT’te hâlâ çok sert bir Ergenekoncu kanat var. Geçmişte Susurluk’u yaratmıştı bunlar. Ergenekon sürecinde bunların da üzerine gidilecek.”
DEVAMINI : http://www.taraf.com.tr/makale/3522.htm DE OKUYABİLİRSİNİZ.
FLAŞ FLAŞ FLAŞ
Devamını:http://www.taraf.com.tr/haber/25398.htm okuyabilirsiniz.
7 Ocak 2009 Çarşamba
'Tanrı yok!' ilanı
Dini gruplar, "Muhtemelen Tanrı Yok" diyen ilanlara tepki göstermediler aksine, bu tür tartışmaların yararlı olduğunu söylediler. BBC'de yer alan habere göre Londra'daki 200 belediye otobüsüne verilen ilanlarda "Muhtemelen Tanrı yok. Üzülmeyi bırakın ve hayatın tadını çıkarmaya bakın" deniyor.
Kampanyanın fikir babası, İngiliz komedi yazarı Ariene Sherine. Sherine daha önce yine otobüslere verilen dini ilanlardaki internet sitelerine girmiş.
Sherine, "İnternet sitelerine girdiğimizde Hıristiyan olmayanların cehennemde yanacaklarından, sonsuza kadar acı çekeceklerinden bahseden yazılar gördüm. Sonra kendi kendime dedim ki 'Bu çalışan insanların içini açacak bir mesaj değil... Biz de bunun tamamen tersini söyleyen ama olumlu olan bir karşı-ilan verelim...' diyor.
Ariene Sherine Londra'da belediye otobüslerine ilan verebilmek için gerekli olan 5 bin 500 sterlini bulabilmek amacıyla internette bir bağış kampanyası başlatmış. Bugün toplanan paranın miktarı 130 bin sterlini aşmış.
Şimdi bu parayla başka şehirlerdeki belediye otobüslerine de ilanlar verilmesi planlanıyor.
Organizatörlerin kendileri bunun bir ateist kampanya olduğunu söylüyorlar.
Ama aralarında Metodist Kilisesi'nin de bulunduğu Hıristiyan gruplar, ilandaki "muhtemelen" ibaresinin tartışmaya açık kapı bıraktığını, bunun da olumlu bir şey olduğunu belirtiyorlar.
6 ocak2009 VATAN