29 Ağustos 2009 Cumartesi

YARATICILIK MI EVRİMLEŞME Mİ, İNSANIN GELİŞMİŞLİĞİNİ GÖSTERİR?

 
Hep tartışılan konudur. Canlılar doğal seleksiyon yoluyla evrimleşmiş, zamanla yeni türler ortaya çıkmıştır. Bir başka görüşse canlıların bir anda yaratıldığı yönündedir. 
Ekonomi ve endüstri hayatında ise her iki kuram da geçerlidir: Tüm yeniliklerde hem tecrübe vardır hem yaratıcılık!
Örneğin oyun oynanan topu ilk icat edenler, 2500 yıl önce Çinliler olmuş. Aztek uygarlığı ise özel bir karışımla topu elastik hale getirip kendiliğinden zıplatmayı başarmış. Anglosaksonların (ya da rivayete göre Cermenlerin) domuzların mesanesini şişirip oyun oynadıkları da biliniyor. Romalılar ise bugünkü futbol topunun mucidi. Evrimleşme işte böyle başlıyor.
Gelişmeleri kronolojik olarak inceleyen Charles Goodyear, vulkanize edilmiş araba lastiğini bu öykülerden yola çıkarak bulmuş. Goodyear, kükürtle sertleştirdiği lastiği icat ettikten sonra ‘Michelin', ‘radyal' lastiği piyasaya sürerek bir başka yenilik yaratmış.
Bugün üreticiler patlamayan lastikte son noktayı koymak üzere. Yenilik süreci lastiklerin taban desenleri üzerinde devam ediyor. Yakında ortaya çıkacak teknolojiyle sürtünme sesi yok olacak. Şimdiyse evrimleşme, bilgisayar yardımıyla yolun engebelerini hissedip yok edecek teknolojide.
 
Sebzeler müzikle sulanınca daha yeşil
Evrimleşme ve yaratıcılık ilişkisine başka örnekler de var: Wal-Mart'ın sermaye gücüyle yaptığı atılımlar, Amerika'da küçük zincirleri bir anda zora sokmuş. Her zamanki refleksle fiyatla oynamaya çalışmışlar ama dev Wal-Mart'ın karşısında başarılı olamamışlar. Sadece tek bir zincir ilginç bir yenilikle öne geçmiş. 
"Winn Dixie", fiyatları düşürmeden Wal-Mart'ı yenmiş. Öykü oldukça ilginç: "Winn Dixie", 1913 yılından bu yana Amerika'nın güney eyaletlerinde faaliyet gösteren orta boy bir süpermarket zinciri. Sebze reyonlarının ilginç dizaynıyla ünlenmiş. Zaten marketçilikte müşteriyi bu bölüm çekermiş mağazaya. Reyonlarda yerel sebzelerden tropik meyvelere kadar yüzlerce çeşit varmış. Lakin Wal-Mart yanı başına gelince bu ünü kaybolmaya başlamış.
Reyonlara baştan çekidüzen verilmiş ama rekabet ortamında fark edilmemiş. Sonra yenilik adına bir komite kurmuşlar. Amaç Wal-Mart'a giden müşterileri geri çevirmek. 
Yenilik projesini üstlenen firma, kısa zamanda öyle bir yenilik yapmış ki herkesin ağzı açık kalmış. Sistem tam anlamıyla yaratıcılık örneğiymiş! Reyonların üstüne tavandan sarkan bir sulama mekân izması yavaşça yaklaşılıyor, önce birkaç damla yağmur sesi ve sonra mağazaya yayılan bir yağmur gürültüsü...
Uyarıyı hisseden müşteriler sebze tezgâhından hemen geri çekiliyor, sonra bir anda "mağaza içi yağış" başlıyor. Hem de fonda "Singin'in the Rain" melodisiyle birlikte. 1952'de çevrilen tüm zamanların en iyi müzikali "Yağmur Altında" filminin o ünlü parçası: Gene Kelly, Donald O' Connor ve Debbie Reynolds...
Sebzeler sulanırken herkes bir an tüm zamanların en iyi müzikalinin ünlü parçasını hayranlıkla dinliyor. Sebzelere uzanan elleri otuz saniye boyunca tezgâhtan uzakta tutan sihir Gene Kelly'nin buğulu sesinde...
Ve sonuç: "Winn Dixie"nin kaçırdığı müşteriler geri dönmekle kalmamış, Wal-Mart'tan bu tarafa akın başlamış.
 
 
Hayatta dikili bir ağacınız olsun
Son yenilik öyküsü ise daha da ilginç! Acaba kiralık ağaç olur mu? Yenilikçi İtalyanlara göre galiba oluyor!
Kuzey Avrupalılar güneşe hasret insanlar. Yediden yetmişe herkeste bir Akdeniz tutkusu var: "Bol güneş", "zeytin ağacı" ve de "zeytinyağı"!
Öyle sıradan zeytinyağına rağbet edilmiyor. Proses edilip fabrika tezgâhından geçmiş zeytinyağı market raflarında zaten var. İlla ki taş değirmende çekilmiş sızma zeytinyağı olacak. Bir litrelik yemyeşil soğuk sıkım zeytinyağına kucak dolusu para vermeye hazırlar.
Gerçeği fark eden açıkgöz İtalyanlar bakın neler yapmış: Toscana Bölgesi'nde bir bölüm zeytin bahçesi Kuzeyli turistlere ayrılmış. Tüm ağaçlar aynı yaşta ve olağanüstü bakımlı. Çiftliğin içinde geleneksel usullerle zeytin sıkan otantik bir değirmen var. Ağaçlar tek tek sertifikalandırılıyor. Zeytinyağının hangi ağaçtan elde edildiği ve miktarı kayıt altında.
Hedef kitle Kuzey Avrupa'dan gelen turist aileler. Çiftliğe davet ediliyor, zeytin ağaçları ve taş değirmen bir müze havasında gezdiriliyor. Zeytinyağıyla hazırlanmış yemekleri ikram etmekse pazarlamanın ince ayarı! 
Ve sıcağı sıcağına ziyaretçilere bir teklif götürülüyor: Buradaki her ağaç kiralanabilir! Süre en az üç, en fazla on yıl! Ağaca kiralayanın ismi veriliyor. Kimileri sevdiği kişinin adına hediye amaçlı kiralıyor ağaçları, kimileri de ailesi adına.
Garanti belgesi de var: Her hasatta ağaçtan elde edilen zeytinler taş değirmende sıkılacak ve özel şişelerde kiralayanların adreslerine gönderilecek! Böylece kiracı turistler, "İtalya'da benim dikili ağacımdan elde edilen zeytinyağı" deme ayrıcalığına sahip olacak. Yenilik projesiyle üç ay içinde 800 ağacın kiralanması sağlanmış. Üstelik kira bedeli de epey yüksek: Üç yıl için 5 bin dolar!

İşte yeniliğin birbirini ateşleyen döngüsüne basit örnekler. Evrimleşme ve yenilik! Odaklandığınız konuda önce tarihsel evrimi bileceksiniz, sonra da kafanızın içindeki ampulün bir anda yanmasını bekleyeceksiniz. Gerçek yeniliklerin ortaya çıkmasındaki sır hep burada!

Nur Demirok
Referans 29/08/2009

23 Ağustos 2009 Pazar

3 Ağustos 2009 Pazartesi

GEÇMİŞ VE GELECEK

GEÇMİŞ VE GELECEK

 

                                                                       
     ne kadınlar sevdim zaten yoktular
     yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
     azıcık okşasam sanki çocuktular
     bıraksam korkudan gözleri sislenir
     ne kadınlar sevdim zaten yoktular
     böyle bir sevmek görülmemiştir


     hayır sanmayın ki beni unuttular
     hâlâ ara sıra mektupları gelir
     gerçek değildiler, birer umuttular
     eski bir şarkı, belki bir şiir
     ne kadınlar sevdim zaten yoktular
     böyle bir sevmek görülmemiştir


     yalnızlıklarımda elimden tuttular
     uzak fısıltıları içimi ürpertir
     sanki gökyüzünde bir buluttular
     nereye kayboldular şimdi kim bilir
     ne kadınlar sevdim zaten yoktular
     böyle bir sevmek görülmemiştir.
ATİLLA İLHAN
http://www.anafilya.org/go.php?go=7d23090030112