26 Ağustos 2008 Salı

İkame edilen aydınlık

MÜREKKEP

Gökhan Özgün

Türk aydınının bahtını, kaderini, niyetini ve kısmetini Türk otomobil endüstrisine benzetirim.



Türk aydını deyince, genellikle kendine solcu diyenlerden
bahsediyorum. Çünkü Türk aydınının pasaportunun aidiyet hanesinde solcu
yazar. Bu gayet resmî bir durumdur. Türk aydını nedense bunun önden
deklare edilmesinde ısrar eder. Tıpkı T.C. laiklerinin müslümanlık
hanesini kafa kâğıdında ısrarla görmek istemesi gibi.



Çünkü biri, müslümanlığın baştan çıkmasından korkar, diğeri,
solculuğun elden çıkmasından. Bu nedenle birinin müslümanlığı diğerinin
solculuğu, kayıt altındadır.



Türk aydınının Batı’yla ağır hastalıklı ilişkisi ithal ikameci bir sanayiye benzer.



En ithalci, en ikameci sanayimiz neydi memleketimde? Otomobil endüstrisi.



Batı’nın yarattığı otomobil dünyada her insanın hayalini süslemiş, ihtiyacını şekillendirmiştir.



Otomobilin kaçınılmazlığını fark eden devlet der ki, niye onlardan
alalım? Koçum Türk, onu da yapar. Ve karşınıza ilk Türk otomobili
Anadol çıkar. Otomobil demeye bin şahit ister. Olsun, bin şahitten çok
ne var memleketimde? Binbir şehit.



O esnada Türk aydını da Anadol’a benzeyen teoriler üretmektedir.
Osmanlı’nın ‘feodal’ yapısından bahseden, bir teori arzusu ve hayaliyle
üretilen, ama tıpkı Anadol gibi bin şahit isteyen teoriler.



Bir gün Anadol’un otomobil olamadığı, ‘feodal Osmanlı’nın ise teori
bile olmadığı bir takım ‘sapkın’ kişiler tarafından farkediliverir.



Artık yerli malı tasarımdan tam ithal ikameci modele geçme
zamanıdır. Şahin’ler, Doğan’lar, Doğan görünümlü Şahin’ler, Serçe’ler
devri başlar. İthal ikameci Türk otomobili peynir ekmek gibi
satmaktadır. Bunu memleket yemiştir.



Bu otomobiller o kadar çok benzin yakar ki, adamı soyup soğana
çevirir. Bu hakikat özenle herkesten gizlenir. Onun yerine, etrafa
şöyle bir söylenti yayılır. En iyisi Türk malı otomobil. Çünkü yedek
parçası ucuz, her yerde de servisi var.



Müthiş bir yedek parça ve otomobil tamir endüstrisi doğar. Aslında, yukardan aşağıya bir ‘rant’ endüstrisidir bu.



Ortaya öyle bir Türkiye çıkar ki, dünyanın en iyi tamircileri
buradadır. Çakma çıkma takma parçalarla sıfırdan motor yapabilirler.
Bozulan her Türk otomobilini, memleketin neresinde olursa olsun, tekrar
yürüyebilir hale getirirler. Gerçekten hayran olunacak bir maharet
sahibidirler.



Bu sırada Türk aydını da boş durmaz. O da Batı’dan parça parça
düşünce alır, burada monte edip etrafa satar. Öyle bir montaj fikir
sanayii oluşmuştur ki, bundan birçok aydına ‘maddi manevi’ istihdam
imkânı doğmuştur.



Artık, Türk aydını ‘yeni düşünceye’ açık değildir. Eski montaj
düşünceleri tamir edip tekrar yola sokmaktır onun bildiği. Bunu da
hakikaten çok iyi yapar. Hakkını yememek lazım.



Bu arada dışarıda binbir fikir, binbir solculuk, binbir felsefe
üretilmektedir. Ama bunlar, ‘fikir işçisi’ Türk aydınının ürettiği
malın ayrıcalığını korumak için memlekete yüksek ‘gümrük vergisiyle’
‘burjuva’ malı kıvamında girmektedir.



Bu yeni fikirlere Türkiye gerçeğine uygun değil, çok ‘yüksek sınıf’,
çok ‘burjuva’ muamelesi yapılır. Zira, bu fikirler eskisi kadar çabuk
bozulup yolda kalmamaktadır. Bu da entelektüel yedek parça sanayiini,
ve onun fikir işçilerini işsiz bırakmaktadır. Bu arada çağdışı montaj
fikirlerle boş yere ne kadar benzin yakmış Türkiye, hiç mühim değil.



Ama bir gün, ulusun sınırları geleceğin rüzgârlarına dayanamaz, çöker.



Ve aniden ortaya çıkar ki, ‘sistemin içine aldıklarının’ ve
‘sistemin dışladıklarının’ çelişkisi, alttakilerin ve üsttekilerin
çelişkisinden daha belirleyicidir bu memlekette. Kazanılanın çoğu da
zaten kâr değil ranttır. Ve, maddi ve manevi ‘rantlar’, yukardan
aşağıya ‘içerdekilere’ iyi kötü dağıtılmaktadır. Bunun dışında kalanlar
da, yukardan aşağıya kendi başının çaresine bakmaktadır.



Ayrıca, kısmete bakın, aynı anda, dünyada da, ‘içerdekiler’ ve
‘dışardakiler’ kavramları, globalizm yüzünden, birdenbire çok daha
belirleyici hale gelmiştir. Yani, içerisi ve dışarısı çelişkisi,
içeride de, dışarıda da, değişimin motoru haline gelmiştir.



Bu yepyeni ‘motordan’ hiç mi hiç anlamamaktadır Türk aydını.



Eski ‘dahi’ Doğan bayii artık Türkiye’yi yönetemeyecektir.
Sıradanlaşacaktır. Uzun ve bozuk yolda vazgeçilmez Türk aydını eski
fikir tamirhanelerini, montaj bayilerini kapatmak zorunda kalacaktır.
Sıradanlaşacaktır.



Bu tabii ki emperyalizmin bir oyunudur.



Bu arada ‘emperyalizm’ çoktan büyümüş globalizm olmuş ve ‘oyun oynamayı’ bırakmıştır.



Not: İthal ikamesi faydalı olabilir. Ama, sana verilen
ilk fırsatı nasıl kullandığın önemlidir. İlk fırsatta bir Anadol
sokuşturursan memlekete, ithali de ikamesi de geri teper. İthal ikamesi
bir kumardır. Memleketin kaderini, ayrıcalık verdiklerinin insafına,
iyi niyetine ve becerisine terk eden bir kumar.









Hiç yorum yok: