18 Temmuz 2008 Cuma

12 Eylül’ün 90 günü için yargı yolu açık

Adana’da savcılık yaptığı dönemde 12 Eylül darbesinin yargıya taşınmasını talep eden ve meslekten ihraç edilen Sacit Kayasu uyarıyor: Milli Güvenlik Konseyi 12 Eylül 1980 ile 12 Aralık 1980 arasında, yasayla korunmuyordu. O üç aylık dönem için dava açılabilir

Sacit Kayasu, Adana’da savcıyken 12 Eylül darbecilerinin yargılanması talebiyle hazırladığı iddianameyi Ankara DGM’ye verdi. Ancak, iddianame hakkındaki karar ‘takipsizlik’ oldu. Yani darbecilere dokunulmazken, ona dokunuldu. Darbe yapan generaller ‘görevini kötüye kullanmamıştı’ ama Sacit Kayasu ‘görevini kötüye kullandığı’ için meslekten ihraç edilirken, tıpkı Şemdinli Savcısı Ferhat Sarıkaya gibi avukatlık yapması da engellendi.

DARBECİLER YARGILANSIN • Paşaların darbe teşebbüsüyle tutuklandığı tam da bugünlerde, darbeyi teşebbüs halinden çıkarıp, gerçekleştirmiş paşaların yargılanamamasındaki ‘derin’ çelişkiye dikkat çeken emekli savcı Sacit Kayasu, “Eğer, teşebbüs halini yargılarken, yapanları yargılamazsan darbe tehdidinden asla kurtulamazsın” diyor.

MGK-ERGENEKON • 12 Eylül darbecilerinin yargılanmamasına gerekçe olarak gösterilen Anayasa’nın geçici 15. maddesinin engel teşkil edemeyeceğini savunan Kayasu, şu açıklamayı yapıyor: “Eylül 1980 ile bu maddenin geçerli olduğu Aralık 1980 arasındaki üç aylık sürede Milli Güvenlik Konseyi fiili olarak var, ama yasal olarak yoktur. Yani bugün nasıl kendilerine ‘Ergenekon’ adını vermişlerse, onlar da MGK adını vermişler. Dolayısıyla bu süredeki darbe icraatından yargılanmalarını engellemez. Örneğin Veli Küçük’ü teşebbüsten en ağır ceza istemiyle yargılarken, Talat Aydemir’i asarken, Kenan Evren ve arkadaşlarının yargılanamaması kabul edilemez. Suç işleyenlerin, işledikleri suçu kendi koydukları yasalarla suç olmaktan çıkarması ne hukukun ne de kamu vicdanının kabul edebileceği bir şeydir. Bir şeyin yasal olması hukuka uygun olduğunu göstermez.”

DARBECİLER YARGILANABİLİR • Kayasu, Millî Güvenlik Konseyi’nin 12 Aralık 1980’de çıkarılan 2356 sayılı yasayla kurulduğunu belirtiyor. Böylece 12 Aralık tarihinden önce hukuken böyle bir kurum olmadığına göre 12 Eylül ile bu tarih arasında geçen tam 90 günlük bir dokunulmazlık boşluğu olduğunu savunuyor. Kayasu, bu yöntem işletilerek yargı yolunun açılabileceği görüşünde.

ZAMANAŞIMI UYARISI • Darbeye teşebbüs eden veya darbe yapanların yargılanmalarına ilişkin zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğunu söyleyen Sacit Kayasu, bedeli ağır olsa da hazırladığı iddianame ile bu sürenin 2010’a kadar uzamasına neden olduğuna dikkat çekerek, “zamanın daraldığına” da vurgu yapıyor.

DENETLEME YOK • Kayasu bütün devletlerin kendini savunma mekanizması olduğunu kabul etmek gerektiğini, ancak hukuk devletlerinde bu görevi yerine getiren kurumların ‘denetlenebilir’ olduğunun altını çizerek, şunları söylüyor: “Ecevit ve Demirel başta olmak üzere pek çok kişi Özel Harp Dairesi’nden bahsetti ve pek çok şaibeli olay için burayı işaret etti. Ama bu kurumun yasalara uygun faaliyet yürütüp yürütmediği, örgütlenmesi, bütçesi gibi hiçbir yanı denetlenemiyor. Aynı şekilde Sayıştay TSK’yı denetleyemiyor, örtülü ödenekte olduğu gibi. Denetlenemeyen hiçbir yapı hukuka uygun olamaz.”

SAVCILARA MESAJ • Ailesinde yedi albay, bir orgeneral olduğunu belirterek, askere karşı olmadığını ama hukuktan yana olduğunun altını çizen Kayasu, “Burada önemli olan siyasi iktidarın tavrıdır” diye de ekliyor. Eğer siyasi iktidar arkalarında dursaydı eski savcı Sarıkaya’nın da kendisinin de meslekten atılamayacaklarına dikkat çekiyor. Halen Marmara Üniversitesi Kamu Hukuku bölümünde doktora yapan Kayasu, bir hukuk insanı olarak, savcıların mesleğin doğası gereği haksızlıkların karşısında olması gerektiğine vurgu yaparak, başına gelenleri bu ilke doğrultusunda davranmasına bağlıyor.

Hiç yorum yok: