12 Haziran 2008 Perşembe

- Anlamak için... Karakutu.com-Kültür Sanat

- Anlamak için... Karakutu.com-Kültür Sanat
Ahmet Altan
Ürkmüyor olmanız çok şaşırtıcı.

Bizim dünkü manşetimizin haberi korkutucu şeyler anlatıyordu çünkü.

Düşünün, 2003 yılında Veli Küçük, bir faşist Alman dergisine, “Yakında darbe olacak” diyor.

Bu kadar net konuşuyor.

Böylesine emin konuşmasının bir nedeni var.

Daha sonra Nokta dergisinde yayınlanan günlüklerden anlaşıldığı gibi o sırada Jandarma Komutanı Orgeneral Şenuygur “darbe hazırlıkları” yapıyor.

Aralarında nasıl bir ilişki varsa General Küçük bu hazırlıklardan haberdar ve açıklamaktan da çekinmiyor.

Çünkü “darbenin” önünün kesilebileceğini aklına bile getirmiyor o günlerde.

Darbe hazırlıkları yapılırken, Ergenekon örgütü de kendi faaliyetlerini sürdürüyor.

Yapılacak darbenin altyapısını hazırlıyor herhalde.

Sonra Şenuygur’un darbesi gerçekleşmiyor.

Ama Ergenekon devam ediyor.

Niye devam ediyor?

Darbe gerçekleşmeyince, o darbenin hazırlıklarına yardım eden Ergenekon da durmalıydı.

Ama durmuyor.

Belli ki “başka” bir darbe bekliyor.

Onun gerçekleşmesi için çalışıyor.

Çünkü “darbe” isteyen, iktidarı “halka” vermemeye yemin etmiş birileri varlıklarını sürdürüyor.

Aslında dertleri ne “laiklik” ne de AKP.

Bu bizim yarım yamalak laikliğe bir şey olmayacağını biliyorlar, Şemdinli’de olduğu gibi AKP’yi teslim alabileceklerini de düşünüyorlar.

Onlar AKP’den korkmuyor.

Onlar, AKP’yi iktidara getiren “güçten”, bizzat halkın kendisinden, halkın isteklerini açıkça ifade etmesinden ve değişim istemesinden korkuyorlar.

Geriletmeye çalıştıkları güç, halkın kendisi.

İmkânsızı istiyorlar aslında ama bunun “imkânsız” olduğunu kavrayacak bir izanları yok.

Ve, bir yandan Ergenekon “bombalamalarla, suikastlarla” eylemlerini sürdürüyor, bir yandan bazı siyasilerle, bazı gazeteler “laiklik elden gidiyor” diye bağırarak ortamı hazırlamaya uğraşıyor, bir yandan da askerî muhtıralarla karşılaşıyoruz.

Çok ilginç bir “kombinasyon” değil mi?

Siyasi iktidar, neyle karşılaştığını fark edip “halka” sığınıyor.

Gidebileceği başka bir yer yok zaten.

Seçimler, “darbeciler, muhtıracılar ve şakşakçılar” için büyük bir hezimet oluyor.

Eğer iktidar, bunun hemen arkasından büyük bir “özgürlük” paketi açsa, yeni bir anayasa hazırlasa, Avrupa Birliği yolunda ciddi adımlar atsa “darbecilik” o seçimle bir daha dirilmemek üzere bitmiş olacak ama...

İktidar, “kurnazlık” yapmaya çalışıyor.

“Arkamda büyük bir destek var, özgürlükleri genişletmeyeyim, devletle iyi geçinip iktidarımı sürdüreyim” diyor.

Ve, belki de en büyük hatasını yapıyor.

“Darbeciler” kendileri için iyi bir ortam hazırlandığını hissediyorlar.

O sırada, iktidar da “diğer özgürlükleri” bir yana bırakıp “türban özgürlüğüne” abanınca darbecilere gün doğuyor.

AKP’nin niyetlerinden “samimi” olarak korkan kitlenin kuşkularını iyice besleyerek yeniden harekete geçiyorlar.

Bir gerginlik ve korku ortamı yaratılıyor.

Ardından “türban” değişikliğinin iptal edilmesi ve AKP’nin kapatılması için davalar açılıyor.

Anayasa Mahkemesi, Anayasa’yı açıkça ve fütursuzca çiğneyerek “türban yasasını” iptal ediyor.

Anayasa Mahkemesi’nin bile gözünü bu kadar kararttığını görünce hem iktidar partisi hem de CHP dışındaki diğer partiler durumun “vahametini” anlıyorlar.

Ve, dün Parlamento’daki dört partiden üçü sert açıklamalarla Anayasa Mahkemesi’ne, “geri çekil,” diyorlar, “hukukun sınırlarının içine dön”.

Mahkeme “hukuka” döner mi, bilmiyorum.

Hukuku unutmuş gibi gözüküyorlar.

Ama saflar keskinleşiyor.

Bir yanda, ardına “halkı” almış siyasiler, bir yanda ardına Ergenekon’u, darbecileri, “hukuksuzları” almış olan “halk karşıtı” cephe.

Bundan sonra bu dövüş, bir taraf kesinkes teslim olmadan bitmez.

Ya halkı temsil edenler teslim olacak, ya hukuksuzlar.

Ama biri teslim olacak.

“Hukuksuzlar” teslim olursa, yeni bir döneme huzurla geçeriz.

Halkın temsilcileri teslim olursa...

Halk onların yerine yenilerini seçer ve kavga “hukuksuzlar” teslim olana kadar sürer.

Ama ne olursa olsun...

Nihayetinde halk galip gelir, hukuksuzlar kaybeder.

Onların, bu ülkenin ve toplumun canını acıtma güçleri var ama...

Galip gelme ihtimalleri hiç yok.

Hayat, onların gittiği yönün tersine akıyor çünkü.



Taraf/ 11.06.2008

Hiç yorum yok: