2 Haziran 2008 Pazartesi

TARAF - 'Düşünmek Taraf Olmaktır'

TARAF - 'Düşünmek Taraf Olmaktır'
Faşizmin payandası
Son dönemde en hayırlı gelişmelerden biri, geçmişte soldan gelen bazı insanların ağzından çıktığı için duyulmayan bir gerçeğin artık herkes için apaçık bir olguya dönüşmesi. Bu gerçek CHP ve Baykal’ın oportünist bir devletçiliğin ötesinde herhangi bir siyasi misyonunun olmadığı ve siyaseti laiklik üzerinden gasp edilebilen bir imtiyaz alanı olarak tasavvur ettiğidir. Dolayısıyla CHP’nin ‘sol’ olup olmadığı gibi bir tartışma bugün artık epeyce gülünç kaçmakta. Çünkü sol ve sağ sonuçta toplumla temas kurabilen, temsil yeteneği içinde belirli kesimlerin tercih ve duyarlılıklarını siyasete taşıyan hareketleri ima eder. Buradaki vazgeçilmez koşul kamusal alanda karşılıklı konuşmaya, tartışmaya ve kendini sınamaya hazır olma halidir. Diğer bir deyişle ister sağ ister sol olsun, siyasete talip olan, kendisini siyasetin içinde yoğuran ve geliştiren partilerden söz etmek durumundayız.
Oysa CHP siyasetin anlamsızlaşmasını, daralmasını, hatta buharlaşmasını isteyen bir tutuma sahip... CHP için ‘siyaset’ denen şey, devlet üzerinden kamusal alanı olabildiğince daraltmayı ve böylece rakiplerini diskalifiye ederek ayakta kalmayı ifade ediyor. Bazı gözlemciler örneğin son kurultay konuşmasında Baykal’ın iktidar olmaktan tek kelimeyle bile söz etmemesini yadırgamıştı... Oysa sözünü ettiğimiz CHP türü siyasette esas amaç iktidara gelmek değil. Çünkü bu zihniyete göre iktidar zaten devlet bürokrasisine ait... CHP’nin misyonu ise, devleti rahatlatacak biçimde toplumsal muhalefetin temizlenmesiyle sınırlı. Diğer bir deyişle gerçekten toplumsal temsil yeteneği olan siyasi partilerin bertaraf edilmesi sayesinde steril bir kamusal alanın yaratılması ve bu niteliği en fazla taşıyan partinin kalıcılığı hedeflenmiş oluyor.
Bu durumda CHP’nin siyaset stratejisinin ve buna dayanan söyleminin toplumsal taleplerle ilişkili olması pek beklenemez. Nitekim bu partinin haftada tek bir günlük Kürtçe yayınına bile razı gelmemesi bu durumu açıkça ortaya koyuyor. Artık CHP’nin ‘temsil yeteneğinin’ son derece dar ve marazi olduğunu, toplumdan ve dolayısıyla siyasetten korkan bir kesimin içe kapanık ruh halini seslendirmekle sınırlı kaldığını görüyoruz. Karşımızda hiçbir konuda alternatif görüşü olmayan, hatta bu alanlarda düşünmeyi bile sakıncalı bulabilen bir tavır var. Denebilir ki CHP’nin becerisi, toplumun bir kesiminin ontolojik korkusu ile devletin tahakküm siyasetinin birleştirilmesi ve son telekulak olayında gördüğümüz üzere manipülatif bir dile tahvil edilmesidir. Ne var ki bu beceri son derece iyi bilinen bir siyasi çizgiyi anımsatmakta... Bir yanda devletin tek ve esas siyasi aktör olarak temayüz ettiği, devletçiliğin neredeyse kutsallaştırıldığı bir bakış; diğer tarafta bu devlete ruhen teslim olmuş, kendi bekasını ancak devlet üzerinden tasavvur edebilen ve yaşam biçimini koruduğunu sanarak kişiliksizliği kabullenen dar bir zümre. Toplumun tehlike olarak görüldüğü, devletin toplumu dizginlemesi ve ehlileştirmesi gerektiğinin düşünüldüğü, her türlü yalan ve iftiranın mubah olduğu bir kâbus atmosferi...
Bu genel bileşimin ‘faşizm’ diye adlandırılan rejimin arka planı olduğu bilinen bir gerçek. Bugün CHP, belki de kendi üyelerinin bile tam olarak idrak edemediği bir savrulma sayesinde faşizan bir konuma oturmuş durumda. Hatta daha da ileri giderek CHP’nin ulusalcı bir devletçilikle marazi bir laik kimlikleşme arasındaki bağı oluşturduğunu, bu anlamda faşizan devlet tasarruflarını mümkün kılan bir payanda olduğu öne sürülebilir. Türkiye-AB Karma Komisyonu Eşbaşkanı Lagendijk yakın zamanda yaptığı bir konuşmada “AB sosyal demokratları olarak CHP’den utanç duyuyoruz” demişti. İşin aslına bakarsanız, AB yetkililerinin CHP gibi bizzat siyasetin kendisini boğmaya çalışan ve faşizme göz kırpan bir partiyi muhatap almaları bile hak edilmeyen bir lütuf...
Baykal’ın Lagendijk’in sözüne karşı sarf ettiği “Bunlar Türkiye’yi bilmez, tarihini bilmez... Laiklik, cumhuriyeti bilmez” türünden safsatalar ise ‘grup toplantısı’ adı verilen bir orta oyunu repliğinden ibaret. Çünkü yabancılar bu sayılanları gayet iyi bilmekle kalmıyorlar, Türkiye toplumu da bu CHP’nin ne olduğunu artık berrak bir biçimde görüyor.

01.06.2008

Hiç yorum yok: