12 Mayıs 2008 Pazartesi

Kırkıncı yılında Mayıs 68

Kırkıncı yılında Mayıs 68
Birincisi: “Toplum etobur bir çiçektir”. Bizde toplumun neredeyse dokunulmazlığı vardır, sağcısı da solcusu da toz kondurmaz ona. Bu hale kim getirmiştir peki bizi? Kimisi “ne var halimizde?” diyecektir; kimi milliyetçileri, kimi sofuları, kimi de laikleri sorumlu tutacaktır. Oysa, bir toplum hangi haldeyse, ondan kendisi sorumludur: “Öteki”ler değil. Sanırım bundan, “etobur çiçek” benzetmesi uygun görünüyor bana.

İkincisi: “Asla Çalışmayın”. Fırın Sokak’taki (Rue de Four) bir duvara yazılmış bu cümleyi bizzat Guy Debord’un kurduğu ve oraya kaktığı söylenir. Doğru ya da değil, yaraşıyor bu yakıştırma.

“Asla Çalışmayın”, Proudhon’un “Mülkiyet hırsızlıktır” cümlesi kadar köktenci, dolayısıyla hiçbir siyasetin benimsemeye yanaşmayacağı bir fikir sunuyor. Fransızlar, 1784 devrimini gerçekleştiren sınıfın devrimci niteliğini çarçabuk yitirdiğini (daha doğrusu geçici bir devrimcilikten muzdarip olduğunu), hızla semirmek için çalışan fakir kitleleri kullandığını Mayıs 68’e gelirken mi anlamışlardı?
Fransa, Mayıs '68

“Asla çalışmayın”, proleteryaya gönderilmiş bir mesaj değildir. Anarşist düşünce, durmuş saatı çağrıştırır ve günde bir (iki) kez doğruyu işaret eder: Burjuvaziyi sallamanın, aşağı çekmenin tek yolu “asla” çalışılmamasından geçerdi.

İşin kötüsü, tembel Fransa, bu savsözü burjuvaların baş tacı ettiğini gösteriyor, kullandıklarının değil. Emekçiler 35 saata içerliyor, 40 istiyorlar. Tüccar ve küçük esnaf durmadan tatilde, sanayiciler yöneticilerini çalıştırıyorlar zaten, düzen böyle sürüp gidiyor işte.

Mayıs 68, dayak yemeyi hak etmiş bir düzene karşı tekme tokat girişilen bir parantez oluşturmuştu. Sistem, bir daha öyle sopalanmamanın yolunu yordamını bulmakta gecikmedi. Bazı kazanımlar kalıcı oldu gene de. Hangileri mi? Bizim hâlâ kazanamadıklarımız galiba.

Hiç yorum yok: