2 Mayıs 2008 Cuma

Radikal-çevrimiçi / Kültür/Sanat / Kızları bölmeyin efendiler...

Radikal-çevrimiçi / Kültür/Sanat / Kızları bölmeyin efendiler...
Son Marksist filmi çeken adam'ın sinema serüveni devam ediyor... Hatırlayalım, 1930 doğumlu Claude Chabrol, 1995 tarihli çalışması
'Seremoni'yi işte böyle tanımlamıştı. Ruth Rendell'ın romanından çekilen film, 'aç sınıfın laneti'ni burjuvaziye yöneltirken sinema tarihinin en kanlı tokatlarından birini atıyordu. Kimbilir Michael Haneke, 'Ölümcül Oyunlar'ında belki de 'Seremoni'den etkilenmişti (hem de ne etkilenme, Avusturyalı aynı suda bir de Amerika'da yıkandı ve bu tekrar, yakında bize de uğrayacak). Gerçi Haneke, burjuvaziye saldırırken burjuvaziden yardım görüyordu. Galiba çember tamamlanıyor; Chabrol'un son filmi 'İkiye Bölünen Kız'da (Le fille coupee en deux), yine kan var, yine burjuvaziye saldırılıyor ama saldırgan aynı sınıftan.
Chabrol, 1906'da bir cinayete kurban giden New York'lu mimar Stanford White'ın hayatından esinlenerek, üvey kızı ve asistanı Cecille Maistra'yla senaryosunu da yazdığı filminde, burjuvazinin bir kadın üzerinde mülkiyet histerisini tartıyor. Biri gayet palazlanmış hasta ruhlu zengin çocuğu, diğeri de sınıfının özellikleri üzerinde taşıyan, kurulu düzenini bozmadan kaçamaklarla ruhunu yenilemeye çalışan yaşlı bir burjuva. Kalemi kuvvetli, ağzı iyi laf yapıyor, sivri dili ve humoruyla da genç bir kadını kendine bağlayacak yeterli özelliklere sahip. Öyküde masumiyetin temsilcisi olan Gabrielle ise, yaptığı seçim yüzünden bocalamak zorunda kalıyor ve ikinci seçeneği de, ister istemez kabul ediyor. Oysa öykünün en cesuru o. Ne sınıf tanıyor, ne de yerleşik değerleri.

Hiç yorum yok: