6 Mayıs 2008 Salı

- Manifesto'nun Türkçesi... Karakutu.com-Kültür Sanat

- Manifesto'nun Türkçesi... Karakutu.com-Kültür Sanat

Kitap Tahlili: Manifesto'nun Türkçesi...
Tarih: 06.05.2008 Saat: 23:32 Gönderen: karakutu



Türkiye; uygar dünyadaki bütün gecikmişlikleri gibi, 19. yüzyıl Avrupa'sının en atlanamaz olgularından ve işçi hareketinin en önemli yazılı belgelerinden biri olan, Marx-Engels'in Komünist Parti Manifestosu konusunda da nasibini aldı.



1848'de Londra'daki basımından günümüze geçen 160 yılda; Türkiye'deki baskıları sırasıyla 1923'te, 1936'da ve 1968'de yapılabildi, ancak hemen yasaklandı. Dünya işçi-devrimci hareketinin alfabesi demek olan Manifesto'dan habersiz, Türkiye'nin devrimci-işçi hareketi devam edip giderken, Komünist Parti Manifestosu'nu bu ülkede, uzunca yıllar sadece yabancı dil bilen aydınlar ve akademisyenler okuyabildi...

Dünya işçi sınıfının ilk politik programı olan Komünist Partisi Manifestosu'nun Türk diline (daha doğrusu Osmanlıcaya) aktarılmasının, Tanzimat'la birlikte yönünü tümüyle Batı'ya dönmüş olan Türkiye'nin de gündemine girmesi kaçınılmazdı, ancak bakın ne oldu?
1888'deki İngilizce baskısına Önsöz yazan Engels, bir yerinde sonucu şöyle açıklıyordu:
"Bana anlatıldığı kadarıyla, birkaç ay önce İstanbul'da Ermenice olarak çıkması gereken çeviri, yayıncının, üstünde Marx isminin bulunduğu bir kitabı basmaya cesaret edememesinden, çevirenin de kitabı kendi eseriymiş gibi göstermeyi reddetmesi yüzünden gün ışığına çıkamamış."

Yıllar önce, bir tarih dergisi yöneticisi arkadaşın elindeki, eski yazı bir kitabın jeneriğini okumaya çalışıyorduk. Üç kişi üzerine abanmıştık, eski yazıyı sökmek için ve şunları okuduk: "Aydınlık Külliyatı, Numero: 9., Komünist Beyannamesi, Karl Marks ve Fridrih Engels, Nakil: Doktor..."

Doktor'dan sonraki harfleri birbirine çatamayınca, bir dördüncü arkadaş imdada yetişip okuyuverdi: "Şefik Hüsnü, Şehzadebaşı, Evkaf Matbaası, 1923-1339. Fiyatı 10 Kuruştur."

Aslının yayımlanışından 75 yıl sonra, Türkiye'de ilk kez Türkçeye (daha doğrusu Osmanlıcaya) çevrilerek yayımlanabilen bir kitap olma özelliğini taşıyan Komünist Beyannamesi (yani Komünist Parti Manifestosu) Dr. Şefik Hüsnü'nün Birkaç Söz'ü ile başlıyor. Birkaç Söz'ün hemen başında Şefik Hüsnü Bey, kitabın Türk diline çevrilişine kadarki süreçten söz ediyor, bundan sonra da, 'halkçı devrim' olarak nitelediği 1919-1922 Hareketiyle, Komünist Beyannamesi'nin ilişkisini ortaya koyuyordu.

5 Mart 1925'de yürürlüğe giren Takrir-i Sükun Yasasıyla, tümüyle yeraltına itilen Türkiye Komünist Hareketi'nin, aşağı yukarı her yıl uğrayacağı tutuklamalarda; militanların ve sempatizanların evlerinde, işyerlerinde, zulalarında bulunup ele geçirilecek olan bir suç unsuru oluşturuyordu Komünist Beyannamesi... Örgütlenme bir yana, özellikle söz ve yazı özgürlüğünün uzunca bir süre ortalıkta görünmeyeceği Tek Parti Diktatörlüğü yılları başlamıştı artık. Ancak, demokrat ve ilerici birkaç yazarla, Türkiye Komünist Hareketi'nin kimi 'akıncı öncüleri'nce olabildiğince zorlanarak nispi, legal bir yayın ortamı açılabilecekti, 1930'ların başında.

1936'da yasaklandı

Şefik Hüsnü'nünkinden on üç yıl sonra, 1936'da Kerim Sadi, İnsaniyet Kütüphanesi Yayınları'ndan Komünist Parti Manifestosu'nu yayımladı. Çevirmeni de Kerim Sadi'nin kendisi olan Manifesto, Bozkurt Matbaası'nda basılmıştı ve 64 sayfa idi. "Dört önsözüyle birlikte, tam metin" şeklinde sunuluyordu okura. Ancak aynı yıl, Bakanlar Kurulu'nun 29 Ağustos 1936 tarihli ve 2/4253 sayılı kararıyla yasaklandı.

Kasım 1968'de Bilim ve Sosyalizm Yayınları, Ankara'da Komünist Parti Manifestosu'nun Türkiye'deki üçüncü baskısını yayımladı. Adaletin Ankara'daki aslanı, pençesini hemen, Komünist Parti Manifestosu'na, çevirenin ve yayımlayanın üzerine atıverdi.

12 Kasım 1968'de C. Savcı Yardımcısı kitabın toplatılmasını talep etti. Üst mahkeme bu talebi "bilirkişi raporu olmadığı"ndan kabul etmedi. Savcı Yardımcısı hemen daktiloya sarıldı: "Acele itirazdır." İtirazı kabul edildi. 13 Kasım 1968'de kitap toplatıldı. Savcı Yardımcısı bu kez, hem kitabın çevirmeni hem de Bilim ve Sosyalizm Yayınları'nın sahibi Süleyman Ege için tutuklama talebinde bulundu.

Süleyman Ege'nin; TCK'nin 142/1. maddesinden, önce 5 yıl ağır hapsine, sonra bunu yarısı kadar artırarak 7 yıl 6 ay ağır hapsine ve ayrıca 5 yıl süre ile Denizli şehrinde ikamete, bu süre içerisinde emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulmasına karar verdi. 19 Ekim 1971 günü de tutukladı. Yargıtay Birinci Dairesi bu cezayı 14 Aralık 1972'de aynen onadı. Komünist Parti Manifestosu'nun yayımcısı Süleyman Ege, 1974 yılında çıkarılan affa kadar hapiste kaldı.

(Bu yazı, yazarın Can Yayınları için hazırladığı Türkiye'de 100 Yasak Kitap çalışmasından kısaltılarak alınmıştır.)


EMİN KARACA

Hiç yorum yok: